kalbimden geçmeyen hiçbir şeyi yeterince yaratıcı bulmuyorum.
bilgiden yola çıkarak mı duyguya ulaşıyorum yoksa duygular mı beni bilgiye götürüyor tam olarak bilemiyorum. ama her ne olursa olsun ikisinden de beslendiğim açık. zihnimin içinde açılan odacıkların arasında dolaşmak … kaydettiğim bilgilerin görsellerini elemek zevkli bir oyun gibi… bilgiye ulaşma çabasının en eğlenceli tarafı şaşırabilmek… ve iflah olmaz merak duygusu. sanki yine benzer şeyler okuyacağınızdan eminken çıkıveriyor karşınıza… hayret ve daha büyük bir açlıkla tüm dikkatinizi üstüne toplayıveriyor. bazen süreci tamamladığımda bazense tamamlayamadan hayalimde canlanan imgeler oluşmaya başlıyor…
ya büyük bir açlıkla gerçekleştiriyorum ya da defterime aldığım önemli notlar arasına kaydediyorum, süreç tamamlandığında okuyup değerlendirmek üzere. eğer zihnimde açtığım odaların kapısı azaldıysa, konunun özüne yaklaştığıma işaret ediyor.
ve çoğu zaman acılı süreç başlıyor. içimden akıtmaya çalıştığım tortular, sahip olduğum yaralara değmezse önemini yitiriyor. hissetmeliyim… çünkü gerçekte önemsediğim şey duygular… konunun bana hissettirdikleri…
meseleniz duygularsa, kalbinizle açtığınız kör ışık, sınırlar bilinmezlikler içinde zihninizin karanlıklarında dolaşırken yolunu bulması acılı bir süreçtir. yalnızca güzel anlar ve anılarla dolu değiliz. en bunalımlı, karanlık anlar da kayıtlıdır oralarda.
hücrelerinize kadar sinmiş ama asla hatırlayamadığınız kokular, eksiklikler, pişmanlıklar, dokunamadığınız arzular arasında …
koku, dokunma, gibi varlık belirtisi olan konular, hikayelerimin omurgasını oluştururken geçmişten gelen referanslarla geleceğe hayaller kurarım.
bağlanma; uyumlu organizmalar arasındaki senkronun interaktif örüntüsü olarak kavramlaştırılabilir.
canlı olmanın doğası gereği süreç bağlanmalar ve ayrılmalardan ibarettir. varlığın devam edebilmesindeki en önemli belirleyicilerden olan bağlanma, duyularımızla şekillenerek gelişir. bağlanma biçimi kişinin ilişki kurma örüntüsünü şekillendirir. öteki ile mesafesini, güvenilir yakın ilişkiler kurup kuramadığını, koruyucu destekleyici özellikler taşıyıp taşımadığı, hayatın her döneminde izlenebilir. bağlanma anne karnından başlayıp çocukluk dönemine kadar güvenli ya da güvensiz olarak bir kez bağlandıktan sonra çok az değişiklik gösterir. yaşamın başlangıcı anne ile mutlu bir ilişkide yatar.
iyi nesne ilişkisi kurmuş bir bebek, yetişkinliğinde yasadığı kayıpları telafi edecek mekanizmayı rahatlıkla kullanabilir. bağlanma stili nesne ilişkileri ile sentez halindedir. bu sergide ilk nesne olan anne memesi bağlanma imgesi olarak kullanılmıştır. elbisenin mekâna tutunmasını sağlayan ipler düğümler ise mekân(çevre) ile kurulan simbiyotik bağın ve bağlanma mekanizmalarının işleyişindeki akil almaz ağın ifadesi olarak düşünülebilir.